Shopping cart

    Subtotal $0.00

    View cartCheckout

    • Home
    • Genel
    • KMTSO SEKTÖREL EŞLEŞMELER PROGRAMI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

    KMTSO SEKTÖREL EŞLEŞMELER PROGRAMI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

    Kahramanmaraş
    Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) tarafından organize edilen Sektörel Eşleşmeler
    Programında metal mutfak eşya sektöründe markalaşma konuşuldu.

     

    Karaca
    Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Karaca ve dünyaca ünlü şef ve mutfak araştırmacısı
    Ömür Akkor’un katılımıyla gerçekleştirilen programın açılış konuşmasını KMTSO
    Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Zabun yaptı.

     

    Zabun, Kahramanmaraş’ın
    Türkiye ekonomisinin temel taşlarından biri olduğunu belirterek, “Doğasıyla,
    kültürüyle, toprağının bereketiyle, uygarlıklar beşiği Anadolu’muzun cennet
    köşesi Kahramanmaraş’ta kıymetli konuklarımızı ağırlamaktan duyduğumuz
    memnuniyeti özellikle ifade ederek, sayın Fatih Karaca ve sayın Ömür Akkor’a
    şehrimize hoş geldiniz diyorum. Kahramanmaraş, bugün Türkiye ekonomisinin temel
    taşlarından birisidir. Yeni organize sanayi bölgelerimizle, yeni yatırımlarla,
    lojistik merkezimizle daha çok üretim, daha çok ihracatla Türkiye’nin gücüne
    güç katarak yolumuza devam ediyoruz. Geçmişte Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı
    olan şehrimiz, bugün 125 ülkeye ihracat yapan, 300’den fazla ihracatçı şirketi
    ile ekonomide de kahraman olmuştur” dedi.

     

    Kahramanmaraş’ın
    tekstil ve metal mutfak eşyaları gibi birçok sektörde önemli bir küresel aktör
    olduğunu belirten Zabun, “Tekstil ve metal mutfak eşyaları gibi birçok sektörde
    önemli bir küresel aktör olarak piyasa düzenleyici rol üstlenmiştir. Türk
    mutfak eşyaları sektörü, metal pişirme eşyalarının yeni dönem müşteri
    eğilimlerini takip eden, küresel inovasyonları yakalayan, yerli ve yabancı
    pazarları izleyerek gelişen bir sektörümüz. Kahramanmaraş da bugün Türk mutfak
    eşyaları sektörünün en önemli üretim merkezidir. Ülkemizin metal mutfak
    eşyaları üretiminin büyük bir bölümünü tek başına sağlamaktadır. Eminim ki,
    sayın Fatih Karaca, sektörün duayeni olarak bu konuda bizlere daha farklı bir
    vizyon çizecektir. Kahramanmaraşlılar olarak, tarihte, her dönem stratejik
    konumuyla ve eşsiz doğasıyla çok değerli bir hazineye sahibiz. Mirasçısı
    olduğumuz bu büyük hazine, henüz yeterince dünya ile paylaşılmamış olsa da,
    artık ülkemizin iddialı turizm merkezleri arasındaki yerimizi almaya başladık”
    ifadelerini kullandı.

     

    Kahramanmaraş’taki
    firmaların markalaşması noktasında desteklerine devam edeceklerini belirten
    Zabun, sözlerini şu şekilde tamamladı: “13 bin yıllık medeniyet şehri
    Kahramanmaraş, Hititler’den Asurlular’a; Urartular’dan Romalılar’a kadar bu
    bölgede yaşamış tüm uygarlıklar bugün en büyük tarihi ve kültürel mirasçıdır.
    İpek yolu ve baharat yolu üzerinde kurulmuştur. Tarihe ışık tutan bu özelliği
    ile Mezopotamya’yı Anadolu’ya bağlayan stratejik bir kavşakta yer alır. Şehir
    merkezinde bulunan tarihi çarşıları, dokusunu hiç kaybetmeden günümüze ulaşmış
    antik Germanicia mozaikleri, sanat ve edebiyatla yoğrulmuş tarihi sokakları ile
    Kahramanmaraş, Anadolu’nun bilinen en eski yaşam merkezlerinden birisi olarak
    anılmaktadır. Tarihin derinliklerinden bugüne ulaşan ‘Maraş evleri’, ve ‘Maraş
    sokakları’ adeta bir açık hava müzesi gibidir. Edebiyatımızı, yerel
    ürünlerimizi, dondurmamızı, biberimizi, sim sırmamızı, gastronomi kültürümüzü
    bugünün çağdaş trendleri ile harmanlayarak insanlığın beğenisine sunuyoruz. Bu
    topraklarda hüküm süren uygarlıkların bir mirası olarak sunulan Maraş yemekleri
    300’ün üzerinde çeşide sahiptir. Değerli konuklarımızla gerçekleştireceğimiz
    programlarımızda bu zenginlikleri yaşayarak anlatmaya, tanıtmaya çalışacağız.
    Ceyhan nehri üzerinde kurulan Menzelet Baraj gölünde turkuaz bir tekne turu
    eşliğinde Ali Kayaları’nın heybeti ziyaretçilerinin hafızalarına kazınacaktır.
    Bu düşüncelerle, sektörel eşleşmeşler programımızın, markalarımızın
    güçlendirilmesi ve şehrimizin saklı kalmış değerlerinin tanıtılması adına hayırlara
    vesile olmasını diliyorum.”

     

    Kahramanmaraş
    Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör de konuşmasında Kahramanmaraş’ın
    zengin bir mutfağa sahip olduğuna dikkat çekerek, “Kahramanmaraş Ticaret ve
    Sanayi Odası Başkanımız Serdar Zabun, konuşmalarında Kahramanmaraş’ın
    gastronomisi, ticareti ile ilgili bilgiler verdi. Bu şehir kadim bir şehir, 7
    bin yıldan fazla tarihi olan bir şehir ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış
    bir şehirdir. Bu kadim şehrin kültüründen doğan çok zengin bir mutfağı, el
    sanatı, sanayi ve ihracatta önemli bir yeri var. Coğrafyamız son derece güzel.
    Toprağın, suyun ve güneşin buluştuğu ve sadece Türkiye’de değil dünyada da
    birçok şeye ev sahipliği yapan bir şehir. Coğrafyamız 300’den 3 bine kadar olan
    bir farklılığı bize son derece doğal ve güzel bir mirastır. Kadim tarihimiz de
    bize son derece tarihi ve kültürel bir miras sunuyor. Bu bizim için büyük bir
    zenginlik. Zaman zaman hemşehrilerimiz şunu diyor, ben her ortamda söylüyorum.
    Bölgemizdeki, civarımızdaki bazı illerle kıyaslayıp şehrimizin şöyle
    eksiklikleri, böyle sıkıntıları olduğu şeklinde yakınmalar oluyor. Ben bunları
    doğru bulmuyorum. Biz şuna inanıyoruz, yerel kalkınma, bölge kalkınması ve ülke
    kalkınmasına inanıyoruz. Bunlar arasında uygun bir koordinasyon oluşturduğumuzda
    bunun herkes katkı sağlayacağını düşünüyorum. Kahramanmaraş’ın gelişmesi
    Antep’in gelişmesi demektir, Antep’in gelişmesi Kahramanmaraş’ın gelişmesi
    demektir. Adana’nın gelişmesi Kahramanmaraş’ın gelişmesi, Hatay’ın,
    Şanlıurfa’nın gelişmesi demektir. Yani bütün bölgenin ve ülkenin gelişmesi
    demektir. Biz kadimden gelen ve zengin bir mutfağa sahibiz.” dedi.

     

    Kahramanmaraş’ın
    Osmanlı saraylarına aşçı gönderdiğini dile getiren Güngör, gastronomi
    noktasında çalışma yaptıklarını ifade etti. Güngör, “Her bir şehrimizin kendine
    özgü bir mutfağı vardır. Gaziantep gastronomi ile çıktı bunu ben sık sık
    söylüyorum ama söylemeye de devam edeceğim belki şehrimiz de buna katılacaktır.
    Tarihte bu şehir saraya aşçı göndermiştir ve bu verimli topraklardan hem aşçı
    göndermiş hem de tarım ürünleri göndermiştir. Diyorum ki, bu bizim için çok
    önemli bir referanstır. Biz artık gastronomimizi saraydaki Maraş mutfağı
    sloganı ile yürütelim. Antep gastronomi dedi ama biz bu sloganla yürütürsek
    bizim için çok değerli bir referans olacağını düşünüyorum. 300 civarında
    yemekten bahsetti sayın Başkanımız, Bakanımız ve aynı zamanda eski patronum
    Fatma Şahin Hanımefendiye de şunu söylüyorum, Antep’de çok çeşitli yani
    binlerceyle ifade ediyor. Bir yemeğe pul biber yerine toz biber attığınızda
    ismi değişmez. Böyle bir farklılık var. ben dünyada birçok yeri gezdim önemli
    olan sayı değil niteliktir ve bunu tanıtımını gerçekten önemlidir.   Takdir edersiniz ki sumak ekşisini bu kadar
    iyi kullanan başka  bir şehir dünyada
    yoktur. Bir de bize özgün dünyanın hiçbir yerinde olmayan tatlar var. Mesela
    tirşik çorbasını dünyanın hiçbir yerinde görmedim ve duymadım. Biz bunu sadece
    mevsimsel değil 12 aya yaymak ve buna ticari bir değer kazandırmak, buna göre
    bir paketleme yapmak ve piyasaya sürmek üzereyiz” ifadelerini kullandı.

     

    Tarhananın
    tarihini anlatan Güngör, tarhananın yanında ithal badem yerine ceviz yenilmesi
    gerektiğini belirterek, “Bizim tarhanamız, tarhana çorbamız yine bunların
    tarihte çok önemli bir yeri var. Yavuz Sultan Selim burada Mısır seferine
    giderken bunu askeri erzak olarak götürüyor ve son derece değerli buluyor.
    Çünkü sıcakta bozulmuyor, soğukta bozulmuyor, ister ıslayıp ye ister kuru kuru
    ye her şekilde tüketilebiliyor. Kahramanmaraş’ta tarhanamızı her yerde ikram
    olarak sunuyoruz ama bakıyorum ikram ederken yanına badem geliyor. Hadi burada
    Karadeniz’imizin fındığına bir laf etmeyelim fakat tarhanamızın yanında ithal
    bademin ne gereği var. Belediye de başladım mesela dedim ki, bundan sonra
    tarhanın yanına badem yerine ceviz ikram edelim. Çocukluğumuzdan bu yana
    tarhananın yanına yediğimiz şey cevizdir. Yemek kültüründe anam, Allah uzun
    ömür versin  hiçbir zaman ölçülü bir şey
    yapmadı. İki bardak su, bir bardak pirinç falan yok. Anamın göz kararı vardır
    ve hakikaten yemekleri de bir başka oluyor. Kahramanmaraşlı yemeğe gönlünü
    veriyor. Analarımızdan, atalarımızdan öğrendiğimiz aşçılarımız, paçacılarımız,
    köftecilerimiz onlara gönüllerini veriyorlar. Yemeğe gönlünüzü verirseniz
    lezzet alıyorsunuz” dedi.

     

    Kahramanmaraş’ın
    metal mutfak eşyalarında Türkiye’de en önemli ve öncü şehirlerinden birisi
    olduğuna dikkat çeken Başkan Güngör, “Burada tabi, yemek yapmak için yöresel
    malzemeye ihtiyaç var, tencereye ihtiyaç var tabi sonuçta yemek nerede pişecek
    değil mi. tam da bu noktada Kahramanmaraş metal mutfak eşyalarında Türkiye’de
    en önemli ve öncü sektörlerden bir tanesidir. Bundan dolayı Kahramanmaraşlı
    girişimcilerimizle gurur duyuyoruz. Gerçekten çok zor şartlar içerisinde
    aldıkları teşvikleri ve kredileri yüzde yüz amacına uygun kullanan şehirlerin
    başında geliyoruz. Bu girişimcilerimizle, iş adamlarımızla, sanayicilerimizle
    gurur duyuyoruz ve destekliyoruz. Her bir sektörümüzün organize sanayi bölge,
    site gibi ihtiyaçları olanlar ve geliştirilmesi gerekenler var. Mesela tekstil
    konusunda sayın başkanımız gidiyor ve yatırım alanı istiyor. Ne mutlu, böyle
    bir şehrin belediye başkanı olmaktan ne mutlu. Yatırımcımız bizden alan istiyor
    başka şehirler yatırımcı bulamıyor ama bizim yatırımcımız bizden alan istiyor.
    Bu büyük bir imkan ve değerdir. Bunun için de tebrik ediyor ve destekliyoruz.
    Aynı şekilde mutfak eşyalarında da belki daha derli toplu bir site, daha fazla
    katma değer, markalaşma bunun için de bu ziyareti çok anlamlı buluyorum ve
    Karaca Grup Fatih beye çok teşekkür ediyorum” açıklamalarında bulundu.

     

    Kahramanmaraş’ın
    mutfakta olduğu kadar yemeklerin piştiği tencere ve tava gibi ürünlerde de söz
    sahibi olduğunu belirten Güngör, konuşmasını şu şekilde sürdürdü, “Hakeza bir
    konuya daha değinecek olursak kadın ayakkabısı. Kahramanmaraş’ta kadın ayakkabı
    üzerine bir sektör var bunu çok kişim bilmez. Bu konuda da katma değeri daha da
    yükseltmek için bizim elimizden ne geliyorsa, ne gücümüz varsa destek olmak
    bizim görevimizdir. Dünyanın en önemli mutfağı neresi ise bizim Türkiye’de ki,
    bu alandaki sektörümüzde Maraş’ımız o mutfağın tenceresini, tavasını, kaşığını,
    çatalını bizim üretmemiz lazım. Hedefimizin büyük olması lazım. Lisede bir
    hocamız şöyle derdi, “eğer Başbakan olmak istiyorsanız Cumhurbaşkanı olmayı
    hayal edin. Hedefiniz büyük olsun” derdi. Malzememiz var bu coğrafyaya uygun,
    vitamin değerleri yüksek ürünlerimiz var bunlardan yemek yapıyoruz. Tava var,
    tencere var bir de usta lazım ve Maraş’ta da bu var. Bugün sağolsun Ömür
    beyin  de bize bu yönde çok katkısı
    olacaktır. Ürettiklerimizi dünyanın konuştuğu dilden üretmemiz lazım. Eskiyi
    unutmadan ama dünya nasıl pazarlıyor, nasıl tanıtıyor sorusunu sorarak. Bu
    şehir şiir ve edebiyatın başkenti, sarayda Maraş mutfağının başkenti ve
    dondurmanın başkenti bununla birlikte birçok şeyin başkenti. Bunları bizim,
    dünyanın konuştuğu ve pazarladığı dilden pazarlamamız lazım.  Şehrimizin gerçekten potansiyeli yüksek ve
    sahip olduğumuz değerler çok yüksek. Biz şu şehirden gerideyiz, eksiğimiz gibi
    bir psikoloji yanlış bir psikolojidir. Maraş, bütün değerleri ile varlığı ile
    gastronomisi ile doğal mirası ile önemli bir şehirdir. Çok fazla tanınmamış olmanın
    kendine özgü fırsatları vardır. Bazı şehirler çok sağlıksız ve düzensiz göç
    almış. Maraş’ta doğan insanların çoğunluğu hala Maraş’ta yaşıyor ve birçok
    güzelliği tahrip edilmemiş. Bu bir fırsattır. İnşallah biz de planlar dahilinde
    şehrimizi daha fazla tanıtacağız, daha fazla katma değer vereceğiz,
    üreteceğiz.”

     

    Protokol
    konuşmalarının ardından panel bölümüne geçildi. Paneli, KMTSO Yönetim Kurulu
    Üyesi Fatih Dinçer yönetti. Kahramanmaraş’ın metal mutfak eşyaları sektöründeki
    konumunu anlatan Dinçer, “Biz Kahramanmaraş’ta metal mutfak eşyaları olarak 78
    firma ile faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’de üretilen toplam çelik mutfak
    eşyasının yüzde 65’i Kahramanmaraş’ta üretiliyor. Toplam 3 bin 500 kişiye
    istihdam sağlıyoruz, 105 ülkeye ihracat yapıyoruz ve 2018 verileri itibariyle
    126 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Son 4 yıldaki verilerimizle birlikte
    2015 yılında sektörün ihracatının yüzde 28’ini biz yapmışız. 2018 yılında da
    sektörün toplam ihracatının yüzde 40’ını Kahramanmaraş olarak biz gerçekleştirmişiz.
    Son dört yıldaki grafiğe baktığınız zaman Türkiye, metal mutfak eşyalarında
    ihracatını yüzde 20 artırmış ama biz Kahramanmaraş olarak ihracatımızı yüzde 64
    artırmışız. Bu başarı tabi ki tüm meslektaşlarımız olarak sizin başarınız.
    Ancak birim kilogram fiyatlarına baktığınız zaman tabi çok çok aşağılardayız,
    bunu çok daha yukarıya çıkarabilme şansımız var” dedi.

     

    Panele
    konuşmacı olarak katılan  Karaca Yönetim
    Kurulu Başkanı Fatih Karaca ise Kahramanmaraş’ın kendileri için önemli bir
    üretim merkezlerinden birisi olduğunu belirterek sözlerine başladı. Karaca,
    “Kahramanmaraş bizim için öncelikli üretim merkezlerimizden bir tanesi. Satın
    almadan sorumlu arkadaşımız her ay buraya geliyor, üreticilerimizle
    görüşüyorlar. Biz Karaca’nın ürünlerinin önemli bir kısmını Kahramanmaraş’ta
    yaptırıyoruz. Burada çalışmalarımız devam edecek. Karaca olarak bayii ağıyla
    çalışmaktan ziyade perakende olarak çalışmak istedim. 2007 yılında perakende
    departmanını kurduk, AVM’lerde mağazalar açtık ve bu şekilde tüketiciyle diyaloğa
    geçmeye başladık. Eskiden ürünlerimizi yapıyorduk, bayilerimize veriyorduk,
    bayilerimiz brifing bekliyordu ama geri dönüşümü artık tüketiciden almaya
    başladık. Bu bizim için çok büyük bir avantajdı. Bir de pazarlamayı kurarak
    biraz daha tüketiciye kendimizi gösterme imkanımız oldu. O dönemde
    hatırlarsanız sabah programları çok seviliyordu, editoryal çalışmalarla
    uluslararası dergilerde tanıtımlar yaptık. O dönemde diziler çok popülerdi,
    Yaprak Dökümü gibi dizilerin sponsorluğunu aldık ve çok sevildik. Bütün bu
    çalışmalar tüketicinin gözünde marka bilincini kazandırdı bizim açımızdan”
    ifadelerini kullandı.

     

    Karaca’nın
    Türkiye’nin önemli firmalarından biri olma yolunda yaptıkları çalışmaları
    anlatan Karaca, “AVM’lerde mağazalar açıyoruz, bu da iletişimimizi güçlendirdi
    ama bizim için oyunun değiştiği yıl 2008 yılıydı. Çünkü 2008 yılında bütün
    dünya olduğu gibi Türkiye’de bir krizle karşılaştı. Aslında Türkiye çok
    etkilenmedi ama dünyada çok ciddi bir etkisi oldu bu krizin. İspanya’da
    işsizlik oranları yüzde 25’lere dayandı, Türkiye’de o yıl yüzde 4,3’dü. Böyle
    durumlarda bütün firmaların en başta pazarlama giderlerini kesiyorlar, biz o
    dönemde pazarlama giderlerine ve reklamlara ağırlık verdik. Reklam fiyatları
    düştü, daha uygun fiyatlara daha iyi çalışmalar yaptık. Buna ayrıca yaptığımız
    kampanyaları ekledik. Porselen deyince akla bir marka geliyordu, çatal-bıçak
    deyince akla bir marka deniliyordu, tencere denilince de akla başka bir marka
    geliyordu. Biz Karaca olarak bütün ürün gruplarında vardık. Hepsini
    birleştirdik, tüketiciyi ayrı ayrı noktalara göndermek yerine tek bir noktadan
    satın alma imkanı sağladık. Bir televizyon reklamıyla yüzde 46 büyüdük.
    Türkiye’nin küçüldüğü dönemde, yüzde 46 büyüdük ve o yıl oyun bizim için
    değişti. İşler çok iyi gitmeye başladı” açıklamalarında bulundu.

     

    Reklamın
    önemine dikkat çeken Karaca, “Bizim yaptığımız iş kopyalanabilir bir işti,
    bütün rakiplerimiz bütün ürün gruplarına girdiler, onlar da televizyon reklamı
    yaptılar ve bizim satışlarımız etkilenmeye başladı. Benim bilgilerim buraya
    kadar yetti ama 2010 yılında iki tane danışmanlık firmasıyla çalışmaya
    başladık. Şirketin alt yapısını düzenledik, bütün departmanlarda değişiklikler
    yapıldı. Reklam ve iletişim tarafını da devrettik. İlk defa bizim için bir
    marka araştırması yaptılar, orada eksikliklerimizi gördük. Reklamlar yapmışız
    ama tükecinin aklında bir porselen markası olarak kalmışız fakat duygusal bir
    bağ kuramamışız. Duygusal bağ kuramadığımızdan dolayı da müşteri bizim
    hakkımızda çok fazla bir şey söyleyemez oldu. Bir de sektör diğer sektörler
    kadar gelişmemişti” dedi.

     

    Panelin bir
    diğer katılımcısı dünyaca ünlü Şef ve Mutfak Araştırmacısı Ömür Akkor ise
    hayatının yemek üzerine kurulu olduğunu belirterek, “Benim hayatım yemek
    üzerine kurulu, yaptığım bütün işlerin tek bir sebebi var yemek. Bütün dünya
    piyasasında hikayenin önemli olduğunu hissettim. Yani satacağın bir malın
    hikayesi varsa tüketici bu malı alıyor. Çünkü artık 5’inci duyuyla değil,
    6’ınca duyuyla bakıyor insanlar. Eğer malına bir hikaye yükleyebiliyorsan bu
    malı dünyaya satabiliyorsun. Kahramanmaraş’ta bir evde yemek yapılma oranıyla
    İsveçli bir ailede yemek yapılma arasında inanılmaz bir fark var ama bu teknik
    ve deneyimi bizim yerimize onlar kullanıp bize rakip olabiliyor. Bu topraklarda
    yemek yapılırken dünyanın diğer tarafında hayat yoktu. Eskiden tapınaklar var,
    etrafında yemekler pişiriliyor, bir vadi var ve bu vadinin etrafı tamamen
    ceylan avlamak için tuzaklarla dolu. Avladıkları ceylanları kurban kesiyorlar,
    orada yeme-içme ritüelleri yapılıyor. Burada bunlar yapılırken dünyanın diğer
    ucunda yemek bilinmiyordu. Yemek kültürü ile ilgili bir şey konulacaksa bütün
    bu ARGE’ye ihtiyacımız var. Eğer bir şeyi satmak istiyorsanız bunun hikayesini
    de yazmalısınız” ifadelerini kullandı.

     

    Kahramanmaraş
    mutfağına da değinen Akkor, Kahramanmaraş mutfağının bozulmadığını ve kendisini
    koruduğunu söyledi. Akkor, “Kahramanmaraş gastronomi noktasında çok geleneksel,
    kendisini korumuş. Bence bu yüzyıldaki en önemli sorun yemeklerin bir önceki
    yüzyıla göre tamamen değişmesidir ama Kahramanmaraş’ın başarılı olması belki de
    bu kadar kapalı kalmasından kaynaklanıyor. Kahramanmaraş hala orijinal tarifle,
    daha da ilginç orijinal malzemeyle yapıyor. Bizim marketten aldığımız pirinçle
    herhangi bir çeşit pilavı yaparken, Kahramanmaraş’ta eğer Acem Pilavı
    yiyecekseniz mutlaka Kahramanmaraş’ın havucunu ve pirincini şart koşuyorsunuz.
    Bu mutfağı inanılmaz derecede korumuş. Benim için bulunmaz bir nimet
    Kahramanmaraş. Mutfağınız çok etkileyici. Kahramanmaraş’ta yediğim her şeyi çok
    beğendim çünkü tamamıyla orijinal malzeme ve orijinal pişirme tekniğinin
    kullanılması. Çünkü artık bir yemek örneğin sumak eşkisi çok önemli. Ama başka
    bir içerikle yemeğin tadı değişebiliyor. Gerçek bir sumak ekşisiyle ekşili
    çorba içtiğiniz zaman Kahramanmaraş mutfağının farkını anlıyorsunuz.
    Kahramanmaraş’ta yediğiniz her şeyi istisnasız çok beğenerek yiyorsunuz ama
    Acem Pilavı’nı ben daha üste koyuyorum” dedi.

     

    Panel
    soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

    Leave A Comment

    Your email address will not be published. Required fields are marked *