Shopping cart

    Subtotal $0.00

    View cartCheckout

    • Home
    • Genel
    • KMTSO GELENEKSEL İFTAR PROGRAMI GERÇEKLEŞTİ 22/07/2013

    KMTSO GELENEKSEL İFTAR PROGRAMI GERÇEKLEŞTİ 22/07/2013

    KMTSO GELENEKSEL İFTAR PROGRAMI GERÇEKLEŞTİ

    Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası tarafından organize edilen her yıl ilimiz iş, siyaset ve bürokrasi dünyasının bir araya geldiği geleneksel iftar programı dün (22 Temmuz) gerçekleştirildi. Programa, Kahramanmaraş Valisi Şükrü Kocatepe, Ak Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal ile Kahramanmaraş Milletvekilleri Prof. Dr. Mehmet Sağlam, Nevzat Pakdil, Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu, Sevde Beyazıt Kaçar, Sıtkı Güvenç, Mesut Dedeoğlu, Adalet Bakan Yardımcısı Av. Veysi Kaynak, Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Küçük, Adalet Komisyonu Başkanı Turgay Ateş, KSÜ Rektörü Prof. Dr. M. Fatih Karaaslan, Ak Parti İl Başkanı Fatih Mehmet Erkoç, CHP İl Başkanı Esat Şengül ve Kahramanmaraş iş dünyasından çok sayıda sanayici ve işadamları ile kamu kurumlarının yöneticileri katıldı.

    Programda bir katılımcılara hitap eden Ak Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal,  “Ramazan ikliminde bu mübarek günde gönüllerimizi birleştiren cisimlerimizi birleştiren Ramazanın sahibine hamd olsun diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben bugün kısaca biraz dünyaya, Türkiye’ye ve Kahramanmaraşımıza değinmek istiyorum. Dünyanın geçen yüzyılda zaman zaman yaşadığı bir takım sosyal kırılmalar vardır ve son otuz yılda dünyanın yaşadığı toplumsal değişim aralığı on yıla kadar düştü. 90’lardan hatırlarsanız büyük bir kırılma yaşadı dünya; Sovyet Rusya çöktü. Atatürk’ün 1929’da işaret ettiği ve Sovyet Rusya’daki kardeşlerimizle ilişkilerimizi kesmemeliyiz. Bir gün Sovyet Rusya dağılacak ve biz Orta Asya’daki kardeşlerimizle bağlarımızı korumalıyız dediği 1929’da işaret ettiği gün 1992’ye geldiğinde maalesef bugün Türkiye bu masada yerini alamadı. Çünkü 1993’ü hatırlarsanız 1993 Türkiye’nin on yıllık kayıp yıllarının başlangıcı oldu. 1993 faili meçhullerle hatırladığınız Türkiye’nin kendi içine kırıldığı ve Türkiye’nin Orta Asya’daki büyük değişimde masanın dışında kaldığı, Atatürk’ün 1929’da uyardığı o gün geldiğinde biz Orta Asya’da masaya oturamadık. Çünkü biz kendi içimizde kırılmıştık ve biz on yıl boyunca 1993’ten 2002’ye kadar Türkiye kendi içindeki sorunlarla boğuştu, 28 Şubatlarla boğuştu, faili meçhullerle boğuştu, Türkiye terörle boğuştu ve hatırlayın 2002’ye geldiğimizde Türkiye için adeta deniz bitmişti. Bankalarımızın içi boşalmış, ekonomimiz iflas etmişti. Siyaset krizi, sistem krizi hepsi bir arada oldu. Ve 2002’de bu büyük millet kendi içinden yeni bir plan, yeni bir kök, yeni bir güç ve enerji çıkardı. 2002’den 2013’e kadar, Türkiye yeniden kendi karakterini, kendi gücünü, kendi kaynaklarını organize etti. Sadece Kahramanmaraş’ımız açısından meseleye bakıldığında Cumhuriyet tarihinde 2002’ye kadar Kahramanmaraş’ımızın ihracatı altmış küsur milyon dolar. Ama 2002 ile 2012 arasında Kahramanmaraş’ımızın toplam ihracatı beş milyon doların üzerinde. Bunun Türkiye’de nasıl bir sıçrama oluşturduğunun delili olarak görebiliriz.

    Arap Baharına değinen Ünal, 25 Ocak 2011’de başlayan ‘Arap Uyanışı’ olarak nitelendirilen, ikinci bir kırılmaya şahit olunduğunu vurgulayan Ünal, şöyle devam etti: “Orta Asya’da yaşanan ilk 90’larda yaşanan kırılmadan sonra bu defa Tunus’ta Buazizi’nin kendisini yakmasıyla başlayan; Tunus, Yemen, Libya, Mısır, Suriye gibi ülkeleri etkileyen ve halkların kendi özgürlüğü için ve halkların diktatörlerden kurtulmak için, halkların kendi iradesine sahip çıkmak için verdiği mücadeleyi maalesef özetleyen şu cümledir sanıyorum. Ben aynı zamanda Mısır dostluk grubu başkanı olduğum için, Mısır’la çok yakından ilgiliyim. Tahrir bir diktatörü yıktı, tahrir 30 yıllık bir diktatörün varlığına son verdi, Tahrir Mısır halkının kendi iradesine kendi özgürlüğüne sahip çıkmasıydı. Ve tahrirden demokrasi çıktı, özgürlük çıktı ve mısır kendi özgür seçimlerini yaptı, Mısır kendi cumhurbaşkanını seçti. Ama sandıktan çıkan o irade askeri müdahale ile ortadan kaldırıldığında ABD bu müdahaleyi darbe ederek çıkarlarımıza uygun değil dedi. Aslında her şeyi özetleyen bir cümle bu. Orta Asya’da yaşananları da özetleyen, Orta Doğu’da yaşananları da özetleyen bir cümle. Suriye’de yaşananları da özetleyen bir cümle. Suriye’de yaşananları anlatmak istiyorsak Mısır’da yaşananları, Mısır’da yaşananları anlatmak istiyorsak Suriye’de yaşananları anlatmalıyız. Evet ‘Arap Uyanışı’ Suriye’de durduruldu ve Mısır üzerinden tekrardan geriye döndürülmek isteniyor. Netice deniliyor ki ‘Siz neden müdahil oluyorsunuz?’ Biz de diyoruz ki ‘bizim dış politikamızın temel iki ekseni vardır. Bizim dış politikamız bir düzen eksenlidir; iki, insan eksenlidir. Dünyanın her neresinde olursa olsun insana temel insan hak ve özgürlüklerine bir müdahale olduğunda biz sessiz kalamayız. Hele hele bu müdahale komşumuzda olduğunda hiç sessiz kalamayız. Biz bölgemizde düzen istiyoruz, Biz bölgemizde halkların kendi iradesiyle kendi yönetimini belirlemelerini istiyoruz. Ve hepsinden önemlisi biz öyle bir tarihten, öyle bir gelenekten geliyoruz ki Mehmet Akif’in ifadesiyle, ‘Kanayan bir yara gördüm mü yanar da ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım’ diyen bir gelenekten gelen bu medeniyetin evlatları bölgesinde olup bitenlere duyarsız kalamaz. Suriye’de yüz bin kişiyi katleden bir diktatöre katliamına ses çıkaramayanlar, Mısır’dan seçimle gelmiş, milletin iradesiyle gelmiş cumhurbaşkanının askeri darbe ile indirilmesine sessiz kalıyorlarsa burada bir mülayimlik vardır. Eğer birileri bizim çıkarlarımıza uygun değildir diyorsa burada insanlığın vicdanıyla, tarihin vicdanıyla savaşmak vardır. İnsanlık tarihine baktığımız zaman, er ya da geç insanlığın vicdanı, insanlığın adalet duygusu her zaman galip gelmiştir. Dolayısıyla bölgedeki gelişmeleri değerlendirirken biz; insan, vicdan ve düzen ekseninde bölgedeki olayları değerlendiriyoruz. Bizim bölgede herhangi bir şekilde hiçbir ülkenin, iç işlerine müdahale etmek gibi bir durumumuz söz konusu değil. Ama Suriye’de Esad’in hayatta kalmak için Kuzey Suriye’de PYD üzerinden oynadığı oyunlara da sessiz kalmayız. Biz Irak’ta Maliki’nin İran’la birlikte oyunlara da sessiz kalmayız. Biz Mısır halkının iradesinin çalınmasına da sessiz kalmayız. Ve biz bölgede oynanan ve evimizde oynanan oyunların da farkında olduğumuzu cümle âleme ifade ettik ediyoruz. Bakın Mayıs ayı Türkiye Cumhuriyeti tarihi açısından çok önemli bir ay. Mayıs ayına bakalım. Mayıs 2013 Mayıs 2013’te ne olmuş çözüm sürecinin altıncı ayı tek bir şehit haberi gelmiyor kan dökülmüyor. IMF Türkiye’yi terk etmiş Türkiye yüz yirmi milyar doların üzerinde anlaşmaya, ihaleye imza atmış. Santral anlaşmaları, köprü ihalesi, Kanal İstanbul ve üçüncü hava limanı tüm bu anlaşmalarla birlikte Türkiye Cumhuriyet tarihinde kik yaptığı bir noktada. Kredi belgelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin kredi notunun artırdığı dünya krizlerle boğuşurken Türkiye’nin hem ekonomik olarak istikrar hem siyasi olarak istikrar kazandığı bu Mayıs ayını tarih yazacaktır. 31 Mayısı tarih yazacaktır. Bir çevre duyarlılığıyla başlayan ağaçların sökülmesi ve başka bir yere nakledilmesiyle başlayan olayların 79 ilde nasıl bir provokasyona nasıl bir Vandallığa dönüştürüldüğünü tarih yazacaktır. Ne yapılmak istediğini tarih yazacaktır. Yirmi bir buçuk milyon insanın oyunu almış ve sandıkla gelmiş bir insana sokakla git demenin demokraside yeri yoktur. Sandıkta umudu kalmayanların umudu sokakta aramalarını tarih yazacaktır. Tarih Adnan Menderes’e diktatör diyenleri yazdı. Tarih Turgut Özal’a diktatör diyenleri yazdı. Tarih Recep Tayyip Erdoğan’a diktatör diyenleri de yazacak. Adnan Menderes’in 1959’da bir ses kaydı var çaresizlik içerisinde halkına olup biteni şikâyet ettiği ve diktatörlükte suçlandığı o naif ses tonuyla kendisinin nasıl demokrat olduğunu anlattığı ve üniversite öğrencilerinin kıyma makinelerinde çekildiğinin nasıl bir yalan olduğunu halkına anlatmaya çalıştığı bir ses kaydı var. Onu bir dinlemenizi tavsiye ederim. Ama hamd olsun artık iletişim araçları yaygınlaştığı için bugün eskisi gibi yalanları tutmuyor kısa sürede deşifre oluyor. Geçiş olayları sürecinde 500 kişinin öldüğünü söylediler. İnsanların üzerinden paletlerle geçildiğini söylediler. İnsanlara kurşun sıkıldığını söylediler, bir saat içerisinde yalan olduğu ortaya çıktı. Recep Tayyip Erdoğan’a diktatör dediler. Allah aşkına bu nasıl diktatör ki annesine küfür ediyorlar. Kızına hakaret ediyorlar bu nasıl bir diktatör ki Taksimde on dört gün boyunca bez afişlerle ülkenin Başbakanına hakaret edildi. Bu nasıl bir diktatörlük ki malum televizyonlardan halk isyana davet ediliyor ve klipler çekiliyor ülkenin Başbakanına rezil denen yalancı denen klipler çekiliyor. Ülke hiçbir zaman bu kadar özgür olmamıştı. Bu, artık özgürlüğün ve demokrasinin istismarıdır. Dolayısıyla Adnan Menderes’e yaptıklarını Turgut Özal’a yaptıklarını Recep Tayyip Erdoğan’a yapamayacaklar. Demokrasilerde hesap sandıkta görülür. Sandıkta hesabımızı görürüz bu millet kendi iradesi ile sandıkta icraatını, hesabını, kitabını, muhasebesini hepsini görür. Brezilya’da olan bitenleri anlayabilirsiniz. Ulaşım, sağlık, eğitim taleplerinden dolayı insanlar sokağa döküldüler şimdi soruyorsunuz ki talepleriniz nedir? Tek bir talep yok Referandum yapalım diyorsunuz hayır diyor Referandum istemeyiz, halk oylaması yapalım diyorsunuz halk oylaması da istemeyiz diyorsunuz
    . Dolayısıyla burada maksadın ne olduğu son derece açıktır. Burada istikrarın ne anlama geldiğini güvenin ne anlama geldiğini burada bulunan iş adamlarımız çok iyi bilirler. Kahramanmaraş’ımızın son on yılda istikrar ve güvenle nereden nereye geldiği son derece açıktır. Hatırlarsanız son iki yıl içerisinde Kahramanmaraş’ımızla ilgili bütün milletvekillerimiz bürokratlarımız iş dünyamız bir araya geldik ve eylem planımızı açıkladık inşallah bu hafta içerisinde planımızda neleri gerçekleştirdik, bunların da bir muhasebesini yapacağız bunları sizlerle paylaşacağız. Bizim temel sloganımız budur. Türkiye olarak biz tek bir şey söylüyoruz. İstikrar içerisinde güven içerisinde durmak yok yola devam. Çünkü bu milletin bir tarihi ve bu millet bu kaderini bu tarihini bu misyonunu gerçekleştirecektir. Bu meseleye siyasi bir mesele olarak bakmıyorum, Ak Parti’ye yapılanlar ya da siyasete yapılanlar diye bakmıyorum. Yapılan her şeyi Türkiye’nin geleceği Türkiye’nin bugünü Türkiye’nin büyümesi ve çocuklarımızın geleceği açısından bakıyorum. Hangi siyasi Parti olursa olsun samimi kardeşlerimizin makul ve aklı selim kardeşlerimizin meseleye bu zeminde bakması gerekir. Mesele Türkiye meselesidir. Mesele Türkiye’nin büyümesi meselesidir. Mesele çocuklarımıza daha iyi bir dünya bırakma meselesidir. Bizlerde sizlerde Ak Parti de diğer siyasi partiler de  bir gün hepimiz bu dünyadan göçüp gideceğiz. Başbakanımızın söylediği gibi öldüğünüzde başbakan niyetine, cumhurbaşkanı niyetine demeyecekler. Er kişi niyetine diyecekler ve bir kul olarak hesabını verecek bir kul olarak bu dünyadan inşallah anlımızın akı ile ayrılacağız. Ama geride hoş bir seda mı bırakacağız? Yoksa fitne fesat mı bırakacağız? Tarih Adnan Menderes’i yargılayanları nasıl hatırlıyor Adnan Menderesi nasıl hatırlıyor buna bakmak gerekir. Tarih hainleri her zaman hain kahramanları da her zaman kahraman olarak hatırlamıştır. Dolayısıyla biz her zaman bu milletin yanında bu devletin yanında bu bayrağın altında az önce okunan Kuran seslerinin ve günde beş vakit dinlediğimiz ezan seslerinin altında son nefesimizi vermek ve son nefesimizi verirken de evlatlarımıza güzel bir ülke bırakmak isteriz. Bunun dışında bir maksadımız yoktur. Geceniz hayır olsun Allah’a emanet olun Allah yar ve yardımcınız olsun.

     

    KMTSO Meclis Başkanı M. Hanifi Öksüz ise, Kahramanmaraş’ın Türkiye’de sanayileşmekte olan en önemli iller arasında yer aldığını söyleyerek, şöyle konuştu: “İlimizin sanayicisi, esnafı, işverenleri uzun yıllardan beri üstün gayret içinde çalışmışlardır. 1980’lerden bu yana yatırım yapan girişimciler bugün ilimizdeki işsizlik sorununu çözmüşlerdir. Bununla birlikte ihracatımız yıldan yıla artış göstermektedir. Birçok iş adamımız Sayın Valimizin öncülüğünde Milli Eğitimimize birçok okul kazandırmıştır. Bunun yanı sıra da birçok hayır kurumları yapılmıştır. Bunların hepsi güzel şeylerdir. Yeni açılacak organize sanayi bölgesi açıldığı zaman Kahramanmaraş bu gelişime daha hızlı bir şekilde devam edecektir.”

    “Müteşebbis olarak siyasetçilerimizden ve halkımızdan 2 tane isteğimiz var” diyen Öksüz, “Bunlardan bir tanesi siyasi istikrarın devamı diğeri bu terör belasından kurtulmasıdır. İki önemli olay çözülebilir düşüncesindeyiz. Bir tanesi Türkiye ekonomik gelişime devam etmek zorunda bir diğeri de ülkemizin birlik ve beraberliğidir. Biz Kahramanmaraş olarak birlik ve beraberlik konusunda çok önemli mesafeler kat ettik. 35 yıl önce yaşanan talihsiz olaylardan sonra uzun yıllar ilimizde herkes birbirini suçladı. Ama bu zamanlarda oluşan diyalog ve dostlukla Kahramanmaraş halkı bunu kendi içinde güzel bir şekilde çözmüştür. Dinimiz birlik beraberliğe çok önem vermektedir. Siyasetçilerimizle, bürokratlarımızla birlik beraberlik içinde çalışmamıza devam etmeliyiz. Bu şekilde yapan iller daha hızlı gelişmekte ve yükselmektedirler. İlimiz Büyükşehir olmuştur. Yeniden yapılanma içine girmiştir. Biz Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu konuda ve her konuda istişareye, birlikte hareket etmeye devam edeceğiz. Bu toprakta yaşayan herkes bu ülkenin ortağı olur. Biz ortaklar olarak dürüst ve iyi bir şekilde geçinirsek her zaman Cenabı Allah yanımızda olacaktır. Ülkemizde hiçbir zaman önemli sıkıntılar çekmeyecektir. Allah birlik ve beraberliğimizi hiçbir zaman bozmasın” şeklinde konuştu.

    Programda bir konuşma yapan KMTSO Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Karaküçük, insan için en kazançlı, en bereketli ayın Ramazan ayı olduğunu söyleyerek, bu ayın tüm İslam alemi için hayırlara; barış ve huzura vesile olmasını, dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa ve zulme maruz kalmış tüm insanlara selamet getirmesi temennisini ifade etti.   

    Kahramanmaraş bugün Türkiye’nin yaşanabilirlik açısından en avantajlı şehirlerinden birisi haline geldiğini vurgulayan Karaküçük, “Girişimcilik ruhu ile sanayi kültürü sayesinde kentin ekonomik şartları her geçen gün iyileşmekte ve geleceğe daha umutla bakmak ve çok çalışmak için bizleri teşvik etmektedir. Birçok Anadolu şehrine örnek teşkil eden Kahramanmaraş; devletin sağladığı desteklerle birlikte 5 yıl içinde 5 milyar dolara yakın özel sektör yatırımına imza atmıştır. Bu yatırımlarla birlikte yıllık sanayi hasılası 3,5 milyar dolara, dış ticaret hacmi ise 2 milyar dolara yaklaşmış bulunmaktadır. Tekstil, metal sanayii, elektrik üretiminde, çimento ve kağıt sektöründe Türkiye üretiminde ciddi bir paya sahip olan Kahramanmaraş, geriden gelerek yine sanayileşmek için fırsat kollayan ayakkabı üretimi ve altın işlemede Türkiye’nin ikinci büyük üretim merkezi konumuna ulaşmıştır. 

    Yapılan son yatırımlarla kentin sosyal görüntüsünün değişmeye başladığını söyleyen Karaküçük, Kahramanmaraş’ın 2023 yılı hedeflerini belirlediğini ifade etti. 

    Türkiye’nin dünyada en gelişmiş ilk 10 ülkesi arasında yer almayı hedeflediği gibi; Kahramanmaraş’ın da Türkiye’nin en gelişmiş ilk 10 şehri arasında bulunmayı ana hedef olarak belirlediğini, hedefi yakalayabilmek için, üretim miktarını, katma değeri ve ihracat oranını daha yukarılara çekerek, metal eşya, hazır giyim ve konfeksiyon, ayakkabı, altın işleme, makine, tarım ve su ürünleri sektörlerinin ihracattaki payını artırmak durumunda olduğumuzu vurguladı. 

    Karaküçük şöyle konuştu: “Türkiye 2023 Vizyonu” çerçevesinde 500 milyar dolar ihracat hedefi Anadolu kentlerinin üretim ve ihracatını artırmasıyla gerçekleşebilir. Bunu da ancak yatırım, üretim ve ihracat konusunda var gücüyle çalışan, krizlere rağmen büyümesini devam ettiren Türk sanayicisine dolayısıyla Türk işçisi, Türk emeği, Türk sermayesi ve Türk ürünlerine destek olarak sağlayabiliriz. Bu itibarla, geçtiğimiz hafta çıkarılan ve ilave 6 puanlık destek sağlayan yeni istihdam teşviki Kahramanmaraş’ın ekonomik vizyonu bakımından stratejik bir destek unsuru olacaktır. Ülkemizde istihdam konusundaki gelişmeler ümit verici niteliktedir. TÜİK verilere göre istihdam edilenlerin sayısı 2013 yılı Nisan döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 61 bin kişi artarak 25 milyon 691 bin kişiye ulaşmıştır.”

    Tomsuklu Organize Sanayi Bölgesi Projesine değinen Karaküçük,  “Kahramanmaraş’ın ekonomik hedeflerine ışık tutmak amacıyla başladığımız ve çalışmalarını finalize etme aşamasına geldiğimiz Tomsuklu Organize Sanayi Bölgesi 1. Etap Projemizde; 8 Temmuz günü ilimize gelen yer seçimi komisyonunun inceleme ve görüşmeleri olumlu geçmiş, bundan sonraki aşamada ÇED süreci başlatılarak önemli bir adım daha atılmış olacaktır. Bu projede Kahramanmaraş olarak ortaya koyduğumuz ortak hareket ve üst düzey koordinasyonu diğer makro projelerde de sağladığımızda; inanıyorum ki Kahramanmaraş’ın önünde hiçbir engel kalmayacaktır.”

    Son dönemdeki gelişmelere değinen Karaküçük, şöyle konuştu: “Türkiye geçtiğimiz Mart-Nisan-Mayıs aylarında tarihinin en canlı dönemlerinden birini yaşamıştır. İstihdamdaki gelişmeler, sanayi üretim endeksinin bariz şekilde artması, çözüm süreci ve uluslararası kuruluşların not artırımları, ticari ve bireysel kredi faiz oranlarındaki olumlu trend; Türkiye’nin özlediği ekonomik tabloyu oluşturmuştur. Ancak, Türkiye ne zaman yükselişe geçse, ne zaman ekonomi ve demokrasi çıtasını kaldırmak adına önemli projeleri hayata geçirmek için adım atsa, ardından; dış güçler tarafından tezgahlanan oyunlara maruz kalmaktadır.  Ekonomik ve sosyal bakımdan zenginleşmeye başladığımız, ekonomi ve demokrasimiz ile bölgemizde ve dünyada örnek olmaya başladığımız her dönemde bu tür girişimler söz konusu olmaktadır. Ülkemiz, dünyanın memnuniyetle izleyip servis ettiği sokak gösterileri ile bir yere varamayacaktır. Türkiye’nin önü açıktır ve başta Avrupa Birliği olmak üzere önemli dengeleri değiştirecek potansiyele sahiptir. Özellikle içinde bulunduğumuz Ramazan ayı itibariyle, Türkiye bir kez daha kenetlenmeli ve bu dış kaynaklı senaryoları bertaraf etmelidir. İnsanlarımız taleplerini demokratik yöntemlerle ortaya koymalı ve Türkiye bu konuda dünyaya ders vermelidir. Aksi takdirde, bu sokak gösterileri Türkiye’yi, Irak, Suriye ve Mısır’ın durumuna düşürmek, demokrasi sürecini engellemek ve en gelişmişler arasına girme hedefini zorlaştırmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.”

     

    Leave A Comment

    Your email address will not be published. Required fields are marked *