Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) Meclis Toplantısı’na katılan Polonya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Ticaret ve Yatırımı Geliştirme Bölümü Müsteşarı Michal Mierzwa, Kahramanmaraşlı işadamlarına, ticari ilişkilerin geliştirilmesi için işbirliği çağrısında bulundu.
Polonya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Ticaret ve Yatırımı Geliştirme Bölümü Müsteşarı Michal Mierzwa, KMTSO 39. Meclis toplantısına katılmak üzere Kahramanmaraş’a geldi. Mierzwa, toplantı öncesinde KMTSO Meclis Başkanı Şahin Balcıoğlu’nu makamında ziyaret ederek bir süre görüştü. Mierzwa’nı Kahramanmaraş’ta görmekten duydukları memnuniyeti ifade eden Balcıoğlu, Kahramanmaraş ekonomisi hakkında bilgi verdi. Balcıoğlu, kentin hızla gelişen bir sanayi kenti olduğunu belirtirken, ticari ilişkilerin gelişmesinin her iki ülkenin menfaatine olduğunu söyledi.
İkili görüşmenin ardından meclis toplantısına geçildi. Burada bir sunum yaparak ülkesindeki ekonomik gelişmeleri ve yatırım olanakları hakkında Kahramanmaraşlı işadamlarına bilgi veren Mierzwa, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi için son yıllarda büyük bir çaba sarf ettiklerini söyledi. Kahramanmaraşlı iş adamlarını Polonya’ya yatırım yapmaya ve ticari ilişkileri geliştirmeye davet eden Mierzwa, Polonya’nın Avrupa Birliği’ne girmesinden sonra sanayisinin büyük gelişme gösterdiğini, pazar paylarının genişlediğini ve işadamlarına önemli avantajlar sunduklarını ifade etti. Genç ve eğitimli bir nüfusla birlikte tüketici bir nüfusa sahip olduklarını ve ülkelerinde yatırım için uygun ortamın hazırladığını dile getiren Mierzwa, "Polonya, yatırım için uygun bir ülke. GSYİH, Batı Avrupa’ya göre 2 kat fazla. 38 milyon tüketici ve yıllık yüzde 14 büyüyen bir pazar payı bulunuyor. 20 milyon genç ve iyi eğitimli, çok dilli bir nüfusa sahip. Avrupa kıtasının kalbinde olması nedeniyle 1000 metrekare alanda 250 milyon AB nüfusuna eşit mesafede. Avrupa taşımacılık ağının bir parçası ve 30 milyar Euro değerinde pazar payına sahip. Yatırımcılar için bölgesel avantajlar ve makul fiyatlar sunuyor. 90 milyar Euro’luk gelişim, altyapı ve insan kaynaklarını içeren yatırım kaynakları bulunuyor. Ayrıca 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası Polonya’da yapılacak olması da göz ardı edilmemeli."dedi.
Özellikle ülkede oluşturulan 14 Özel Ekonomik Alanı ile yatırımcılara büyük destek sağlandığını kaydeden Mierzwa, "Polonya’da 14 adet Özel Ekonomik Alan bulunmaktadır. Özel Ekonomik Alan Müdürlükleri, yatırımcıların resmi prosedürlerini, arazi alım işlerini etkili bir şekilde yapabilmek için danışmanlık yardımı yapmaktadır. Özel Ekonomik Alan, üretim ve dağıtım hususlarının yapıldığı bölgelerdir ve bölgesel gelişimi destekliyor. Polonya ekonomisinde modern teknolojik çözümleri destekliyor. Ürün ve hizmetlerin rekabet payını arttırırken, üreticilere yeni kaynaklar sağlıyor ve gerekli altyapıyı oluşturuyor. Ayrıca yeni iş kollarının bulunmasına yardımcı oluyor."şeklinde konuştu. Mierzwa, bu özel ekonomik alanlarda; nakit ödenek yardımları, teknolojiyi geliştirme kredileri, makul ve rekabetçi fiyatlar ile şirket kurabilme olanağı, resmi formalitelerin tamamlanmasında ücretsiz danışmanlık hizmeti, bazı bölgelerde gayrimenkul vergilerinden muafiyet, yeni yatırımlara krediler ve çalışanların eğitimi için kredi imkanı gibi maddi kaynakların sağlandığını belirtti.
Polonya’nın AB fonlarından ciddi bir pay aldığına dikkat çeken Mierzwa, Türk firmalarının bu fonları incelemesi gerektiğini söyledi. Mierzwa, "Polonya muazzam bir rekabet ve bilgi temeline dayanan ekonomik gelişme ile yüz yüzedir. Bu sürdürülebilir büyümenin sağlanması; Avrupa Birliği’ne uyum stratejisi kapsamında Avrupa Birliği üyesi 15 ülkenin hızla yakalanmasında saklıdır. 2007-2013 dönemi içerisinde bu hedefler için Polonya’ya AB fonundan 67,3 milyar Euro tahsis edilmiştir. Buna ilave olarak, Polonya’nın birlik giderlerine hibesi 18,3 milyar Euro’dur (11,9 milyar Euro devlet kaynaklı, 6,4 milyar Euro özel kaynaklı). Toplam miktar 85,6 milyar Euro yapar ki; bu da 7 yıllık bir periyotta senelik 12 milyar Euro’nun üzerinde bir rakama denk gelir. Bu fondan fiilen faydalanmak için ulusal kuruluş ve firmaların taahhütlerine gereksinim vardır. Bu konuda, Türk firmalarının da kendi rekabet potansiyellerine dayanarak önemli ve karşılıklı fayda sağlayacak bir rol üstlenebileceklerini düşünüyorum. Benim fikrime göre, Türk kurumları ve firmaları ulusal seviyedeki Avrupa Birliği uyum kurallarına göre bu operasyon programının altında yatan potansiyeli de yakından incelemelidirler."dedi.
Toplantı soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.